Yüzlerce zorluğu göze alarak, ailesini, çocuklarını ihmal etme pahasına, kendisine emanet edilen evlatlarımız için mum misali kendini tüketmeyi gönüllü olarak kabullenen, yaptığı işi bir meslek olarak değil, yaşam tarzı olarak gören, çalışmalarını günün belli saatlerine bağlı kalmadan, rüyalarında dahi eğitim sorunlarını çözen, bütün serveti öğrencileri olan değerli öğretmenlerim, çok kıymetli meslektaşlarım.

Bizler milletlerin geçmişiyle geleceğini buluşturuyor, yavrularımıza kazandırdığımız milli ve manevi değerlerle onlarda millet bilincini oluşturuyoruz.

            Bizlere emanet edilen ciğer parelerimizi, bir sarraf hassasiyeti ile işliyor, öz güvenlerinin ortaya çıkmasını, sosyal hayatla pozitif iletişim kurmalarını sağlıyor, doğuştan sahip oldukları beceri ve yeteneklerini ortaya çıkartmada ve geliştirmede üstün bir performans sergiliyoruz,

            Yine bizler; Hz. Ali(ra)’in “çocuklarınızı kendi yaşadığınız döneme göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştirin” sözünü ilke kabul ederek ortaya koyduğumuz vizyonla çocuklarımızı geleceğin dünyasına hazırlıyoruz.

            Bir fidan olarak, bizlere teslim edilen çocuklarımızı, uygun ortamları oluşturarak  dikiyor, çapalıyor, haşerelere karşı mücadelemizi veriyor, buduyor ve aşılıyor meyve verecek hale getiriyoruz.

            Bir bireyin yetişmesinde onun akademik başarıları kadar belki de daha fazla milli ve manevi değerlerine sahip olmasının önemli olduğunu biliyor; “Bir insanda üç şey arayın, zeka, enerji ve dürüstlük. Eğer sonuncusu yoksa ilk ikisiyle de uğraşmayın.” diyen Buffett’ in dikkat çektiği milli ve manevi değerlerimizi kazandırmak için sadece sözümüzle değil özümüz ve yaşamımızla da öğrencilerimize örnek/ idol olmaya çalışıyoruz.

Yüzyılımızın en büyük sorunlarından biri kültür emperyalizmi diğeri her tür bağımlılıktır. Birincisi bizleri milli kimliğimizden koparmakta modern köle yapmaktadır. ikincisi ise “ahseni takvim’ olan insanı “esfele safilin”e yani insanlığını yok etmeye götürmektedir. Ayrıca günümüzde insanlık aklın  ve maddenin esiri olmuştur. İşte bizim en önemli görevlerimizden biri de  gönlü ve ruhu katarak neslimizi salt akla ve maddeye teslim etmeyecek aksine aklı ve maddeyi onların hizmetine sunacağız.

Bizim görevimiz sabır, şefkat ve merhamet işidir. Eğitimci için şefkat ve merhamet  o kadar öne çıkmıştır ki,  ecdadımız öğretmenin mahkemedeki şahitliğini bu nedenden dolayı kabul etmemiştir. Bizim yaptığımız iş büro memurunun yaptığı işle de kıyaslanamaz. Çünkü büro memurunun yaptığı hatanın dönüşü ve telafisi bir miktar gecikse de mümkündür. Ancak eğitimciler olarak bizim yapacağımız biz hatanın telafisi ya mümkün değil ya da çok maliyetlidir.

            Biz biliyoruz ki tarih yazan, milletimizin kaderini değiştiren Alpaslan’ların, Yavuz’ların, Fatih’lerin başarılarında onları yetiştiren hocalarının katkısı çok büyüktür. Yine geçmişimize baktığımızda fethedilen coğrafya parçalarının vatan olmasında gönül erenleri ve aynı zamanda yaşadıkları toplumun birer öğretmeni olan Ahmet Yeseviler, Mevlanalar, Yunus Emreler, Hacı Bayram Velilerin ne denli damgalarının olduğuna günümüzde hala şahit olmaktayız.Atatürk’ün deyimi ile Muharebe meydanlarındaki zaferlerin kalıcı olmasının irfan ordusuna bağlı olduğunu unutmamalıyız.        

            Konuşmamın sonunda yukarıda kısaca değindiğim öğrencisi için cefakar, vefakar ve halen görevi başındaki tüm meslektaşlarıma başarılı çalışmalar, mutluluk ve huzur, emekli öğretmenlerimize sağlık, sıhhat ve uzun ömür, vefat eden ve Aybüke ile Necmeddin öğretmenlerin şahsında tüm eğitim şehitlerimize ve diğer bütün şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.

Tüm öğretmenlerimin Öğretmenler Günü kutlu olsun